ŞEYTAN, İNSAN VE AKIL

ŞEYTAN, İNSAN VE AKIL

İnsan, Allah’ın yarattığı ve onu irade akıl ve vicdan ile donattığı bir varlıktır. Akıl, doğru ile yanlışı ayırt edebildikten sonra, irade ile iki yoldan birini özgürce seçebilmeyi, vicdan ile de bu iki seçim arasındaki ilişkiyi kurabilmeyi yani bir nevi tasdik edebilme görevini yerine getirmektedir.

Şeytanın Allah’tan insanları aldatmak için izin istemesi ve istenilen iznin kendisine kıyamete kadar verilmesi ile (A’raf 7/14-15) başlayan ilk imtihan süreci, şeytanın insanların çoğunu etkisi altına alacağını dile getirerek pekişir.(A’raf 7/17)

İnsanoğlu zayıf yaratılmıştır.(Nisâ 4/28) Kendini manevi virüslerden koruyamaz ise nefsinin ve şeytanın oyuncağı olmaktan kurtulamaz. Takva elbisesi denilen manevi elbiseye bürünüp (A’raf 7/26) takvasını doğru gıdalarla besleyip arttıramazsa (Bakara 2/197), hilesi gerçekten zayıf olan şeytana (Nisâ 4/76) mağlup olarak bu dünyasını kaybeder.

İşte insana kötülüğü emreden nefsi ile (Yûsuf 12/53) onu aldatan şeytanın (Fâtır 35/5) bir araya gelişi ile kesbedilen günahlar, insanın aldanmasına yol açar. Dolayısıyla tevbe etmedikleri sürece azaba duçar olmasına zemin hazırlar.

Zikirden (Kur’an) yüz çeviren insanlara şeytanın musallat edilip onunla yakın arkadaş olacağını (Zühruf 43/36) bildiren ilahi emirlerden anlaşılacağı üzere yakın arkadaş olanların onun etkisi altında olacağı vurgulanmaktadır. “Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz kiminle dostluk kuracağına iyi baksın” (Ebu Davud,4833) buyuran Efendimiz (s.a.v)‘in sözü de arkadaşın arkadaşı ne denli etkileyeceğini göstermesi açısından önemlidir. Bu arkadaşın şeytan olması onun etkisinden Allah’ın yardımı ve insanın iradesi olmadan kurtulamayacağının bir habercisidir.

Aslında şeytan tarafından süslenip sunulan amellerin doğru olup olmadığını ayırt edemeyecek kadar katılaşmış kalbe sahip olan insanlar üzerinde etkili olduğu bir gerçektir. (En’am 6/43) Daha vahimi ise şeytana uydukları halde –maalesef- kendilerni doğru yolda olduklarını zanneden kişilerin (A’raf 7/30) bundan haberdar olmayışlarıdır

Allah’u Teâla kimin daha iyi, verimli ve güzel amel yapacağını belirlemek için (Mülk 67/2) yarattığı insanoğluna, sınav mekanı olarak dünyayı, sınav soruları olarak bir takım maddi ve manevi değerleri (Bakara 2/155 - Enbiyâ 21/35 - Tegabün 64/15) sınav konusu olarak belirlemiştir.

Burada önemli olan bir ayrıntıyı gözden kaçırmak, bu ilahi sınavda bazı şeyleri kaybetmek anlamına gelecektir. Eğer dikkatlice ayetler analiz edilirse sınav yeri ve sınava giren kişi (fert anlamında) tek olmasına rağmen, sınav soruları olacak konuların birden çok olduğu görülecektir. Bu birden çok oluş imtihan edilecek bireylerin de birden fazla argümanı olacağı anlamına gelmektedir. Bu çeşitli argümanlar, “Doğru ile yanlışı ayırt edip yanlıştan kendini alıkoyan”(Tâhâ 20/128) “Ayetlerin demek istediğini ve meselelerin arka yüzünü anlayabilen”(Sad 38/29) “ Taş gibi sağlam ve oturaklı” (Fecr 90/5) olarak tanımlanan aklî melekelerin birden çok fonksiyonlarının olmasına tekabül eder.

Bu dengeli işleyiş bizim aklımızı ne denli kullanıp kullanamayacağımız ile doğrudan ilgilidir. Çünkü aklını kullanmayanlara “pislik” nitelemesi yapılması (Yûnus 10/100) şeytana uymanın ve cehenneme gitmenin gerekçesi olarak aklı devreye sokmamanın belirtilmesi (Yâsîn 36/62-63) aklını kullanan kişiler için Kur’anın bir öğüt, şeref ve haysiyet kaynağı olacağının ifade edilmesi (Enbiyâ 21/10)) aklın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermektedir.

Allahû Teâla kimseye zerre miktarı adaletsizlik yapmayacağına göre (Nisâ 4/40) biz kullarına zımnen; “Hayat sınavına etken edecek birden fazla varlıklar yaratmış olmama rağmen siz insanoğluna da kullanıldığında birden fazla işlevi üretebilecek “akıl nimetini” verdim ki haksızlık olmasın” demektedir.

Allah’u Teâla’nında buna mukabil kim aklını kullanmayıp şeytana tabi olursa onları cehenneme atacağını söylerken (Sâd 38/85) herkesin böyle olmadığını şeytanın manyetik alanına girmeyen şeytan tarafından onlara ayak oyunu yapılamayan kullarının da olduğunu bildirerek (Sâd 38//83) iman edenlere adeta moral vermiştir, ayrıca bu müsabakada yarışı önde bitirenlere ne gibi mükafatlarla taltif edeceğini de dile getirmiştir.(Tevbe 9/100)

Son olarak mahşerde insanlığa sunum yapacak olan şeytan denen cinin ( Kehf 18/50) insanı aldatıp kötülüğe davet ettiğini, hiç sorgulamadan bu davete balıklama atladığını itiraf etmesi (İbrâhim 14/22) asıl suçun şeytanda değil insanın kendisinde olduğunu göstermesi açısından önemlidir.

İradesini şeytan ile paylaşan insan, aradan çekilen şeytanı kınamak ister, lakin insanın kendisini kınaması gerektiğini söyleyenin, şeytanın ta kendisi olması ise sözün bittiği yerdir. (İbrâhim 14/22).

Allah cümlemizi şeytan ve şeytanlaşmış insanlardan (En’âm 6/112) muhafaza eylesin.

Beyaz Önlüklü, Siyah Stetoskoplu ve Mavi Doktor Dosyalı Bay ve Bayan Gülümseyen Doktor

Hafızlığı Kodlama Metodları Hakkında Bilgi Almak İstermisiniz!

Aklınıza takılan ve sayfamızda cevap bulamadığınız tüm sorularınızı sormak ve detaylı bilgi almak için aşağıdaki butona tıklayarak iletişime geçebilirsiniz

Detaylı bilgi ve Satın almak için iletişime geçebilirsiniz!